30 Nisan 2006

Biyere gittim gelicem

Aslında bu yazı olarak sayılmaz. Sadece bir müddet bloguma yazı yazamayacağımın haberi. Bir yazar olarak bloguma karşı sorumluluklarımın olduğunu biliyorum. Ama gel görki işime karşı daha büyük bir sorumluluğum var. İş için şehir dışında olacağım içinde blogumu biraz ihmal edeceğim. Çok yüksek bir okur kitlesine hitap eder tarzda bir artizlik yaptığımı düşünen arkadaşlar, sadece bir kişi bile okuyor olsa bile ona karşı bir sorumluluğum düşünüyorum(Böylede sorumluluk sahibiyimdir). Evet bir süre ortalıklarda yokum. Yeni stres kaynakları için şehir dışında olacağım. Biraz daha canım sıkılacak, biraz daha yaşlanacağım. Biraz daha yorulacağım, biraz daha sinirleceğim , biraz daha birini boğazlamak isteğini içimde hissedeceğim o kadar. Küçük bir iş seyahati işte:)

22 Nisan 2006

Taşınıyorum

Bu yazıyı yazdığım günün ertesi günü şu anki evimden taşınıyorum. Neredeyse 9 yıl olmuş bu eve taşınalı. İnsan hiç taştan ,çimentodan , demirden bir yapıya karşı birşeyler hissedebilir mi bilmem. Bu ev benim için önemliydi onu biliyorum. Hayatımın en kayda değer yılları bu ev içinde geçti. Şu anki hayatımı, mevcut haline getiren birçok önemli olay bu evin çatısı altında oldu. Bir çok acı ,tatlı anıya direkt olarak şahitlik yaptı bu 4 duvar.
Oturduğum yerde komşuluk kurumu hala çalışır durumda. Amma velakin ben komşularını seven biri değilim. Çoğunun gereksiz insan olduğunu düşünüyorum. Bu evden ayrılmak beni üzecek ama sevindiren yönleride var.
Karşı komşumuz,Hatice, bir insanın sesi bu kadar sinir bozucu olur. Bir insan bu kadarmı çocuklarına bağırır. Arkadaş hangi mantıkla 2 yaşındaki çocuğa bağırıyorsun. Bu kadında öyle bir ses var ki, hangi frekanstan hangi desibelden yayınlıyorsa artık , sesi direk sinir sistemime etki ediyor hatta felç ediyor. Sırf bu kadının sesini duymamak için yazın sıcağında kapı, pencere ne varsa kapatıyorum , müzik açıyorum . Bu kadının çocuklarına acıyorum valla. Çok yaşamazlar bence. İşte senden kurtuluyorum Hatice. Senden ölesiye nefret ediyorum. Bırak çığlığını, normal sesini duymaya bile dayanamıyorum. Senden nefret ediyorum ulan. Siz Mevlüt ve Osman sapık ikilisi. Ulan nerden buldunuz birbirinizi. Ben birinize dayanamıyorum. 2 tane oldunuz. İkinizdende nefret ediyorum. Yüzünüzü görmeye dayanamıyorum ama hala anlamıyorsunuz işte. Sen şu an adını veremiyeceğim yobaz. Senden de nefret ediyorum ulan. Tam bir yobazsın ve çocuklarına biraz değer versen onlara böyle davranmazdın. Sendende nefret ediyorum. Allahtan kırk yılda bir yüzünü görüyorum. Sen Kemal amca, yazları oyun oynayan çocuklara gürültü ediyorlar diye öküz gibi bağırıyorsun. Ben çocukların sesinde rahatsız olmuyorum ama senin acayip yüksek desibelli böğürtünden
rahatsız oluyorum. Sesin hatice kadar sinir bozucu olmasa da sendende nefret ediyorum. Tam bir malsın senden de kurtuluyorum. Gülgün teyze ve salak oğlanları. Gülgün teyze, 3 oğlun var. Ve her doğan bir öncekinden çok daha salak olmuş. Sen ve en küçük ve en gerizekalı oğlun okan , çenenizle süleyman amcayı felç ettiniz lan. Gerizekalı okanın ne zaman bilgisayarla işi olsa bana gelmesinden bıktım. Gelmeyin bana arkadaş ben teknik servisinizmiyim? Ne kadar paragöz insanlarsınız. Sizdende acayip nefret ediyorum. Sizdende kurtuluyorum.Adını bilmediğim (ki çoğu komşumu tanımam) diğer huzur bozucu zirzoplar. Gecenin bi yarısı kavgalarınızdan bıktım ulan. Gündüz vakti kavgalarınızdan da bıkmıştım. Kim olduğunuzu bilmiyorum ama sizdende nefret ediyorum. Ulan ne kadar şerefsiz varmış mahallede. Bıktım ulan sizden. Gidiyorum artık. Hepinizden kurtuluyorum. Bi dahada uğrarsam keçiyim. Ahanda buraya yazıyorum. Arkadaş onca yıl ne çekmişim ben sizden.
Ben cehennemde yaşıyormuşum meğerse. Ne diye üzülüyorum ki anlamadım. Göbek ata ata gitmem lazım. Hatta, Anneee çabuk olun hadi bugün gidiyoz. Toplayın eşyaları bi gün daha duramıycam gidiyoz. Hadi diyom çabuk oluuunnnn....

Not : Blog yazarı çıldırdığından bi süre kullanım dışıdır.

17 Nisan 2006

Dokun

Olan oldu.Hayatın imtihanları yazımda belirttiğim, arka arkaya yaşadığım olaylar beni allak bullak etmişti.Herşey iyiye dönerken yaşadığım 2 olay beni daha fazla yıprattı. İyice karanlığa çekildim. Güneş açmaya başlamıştı halbuki. Umutla bakıyordum etrafıma. İçim kıpır kıpırdı. Bir heyecanla doluydu içim. Tekrar karabulutlar çevirdi etrafımı. O bildik tanıdık ruh haline geri büründüm. Tekrar kendimle başbaşa kaldım. Beynimin kıvrımlı yollarında gezmekten yorulmuş düşüncelerle kaldım. Anladım ki yaşayacağım daha çok şey var. Şaşıracağım çok olay var. Feleğin çemberinden geçme aşamasındayım hala. Gittikçe daralan çemberin içinde sıkışmış gibi hissediyorum. Bazen hayatın omzumuza yüklediği yüklerini taşıyamıyormuş gibi oluruz. Benim şu anki hissiyatım o yönde. İyi bir habere ihtiyacım var. En gereksinim duyduğum şey o ve hiç gelmeyecekmiş gibi.

Kalbime dokunsana
Kabuk bağlamaya yüz tutmuş yaralarında
Gezin parmaklarınla
Belki yürek acılarımı hissedersin.

Yüzüme dokunsana
Hüznün çölünde çatlamış topraklarında
Gezin parmaklarınla
Belki yakıcı hüznümü hissedersin.

Gözyaşlarıma dokunsana
Yol yapmış olduğu zehirli dere yataklarında
Gezin parmaklarınla
Belki kaynağındaki nefreti hissedersin.

Ruhuma dokunsana
Hapsolduğu korku kafesinin soğuk parmaklıklarında
Gezin o acıtan , kanatan , yakan parmaklarınla
Belki içindeki gerçek beni hissedersin.

08 Nisan 2006

Sanal Tartışmalar

Günlük yaşantımızın sıkıcı rutinlerinden biri olan, işten eve dönüş kısmı için otobüse bindim. Bundan 1 hafta kadar önceydi. Nası olduğunu anlamadığım bir şekilde kendimi bir konuda düşünürken buldum. Nerden baksan 5-6 yıl önce bir komşumuzla bir tatsız olay yaşamıştık. İki tarafta kabahatliydi bence. Ama ben ne olay sırasında ne de sonrasındaki konuşmalarda bulundum. Aslında olay tatlıya bağlandı ama can sıkıcı olaylar oldu. Kendimi o konu ile ilgili düşünür buldum. Düşünmekten çok tartışıyordum. Kafamda bir mizansen kurmuştum. Olayın muhattabları ve ben ordaydık yani zihnimin içinde. Sonra ben orda toplanmış insanlara konuşmaya başladım. Zihnimde kurguladığım o buluşmada konuşuyordum. Olayla ilgili konuşarak yanlışlığından bahsediyor, yapılmaması gerekenlerin yapıldığı fakat uygar yollarla çözümlenebileceği şeklinde konuşmalar yapıyor, mantık dahilinde kimsenin karşı çıkamayacağı cümleler kuruyordum. Arada karşıdan gelen müdahalelere ustalıkla cevap veriyordum. Sanki bir tartışma ortamı simülasyonundaydım ve başarıyla husumeti ortadan kaldırmaya çalışıyordum. Netekimde başarılı oldum. Yaptığım konuşmadan sonra kimse karşı çıkamadı ve olay tatlıya bağlandı kafamda.

Bu olay geçmişte beni rahatsız eden , kafamda sonlandıramadığım, konuşmak isteyipte konuşamadığım olayların, bilinçaltıma uygun bir anda ortaya çıkmak için atıldığını dahada iyi göstermiş oldu. İçimde kalan herşey daha sonra bir şekilde, bir zamanda yorganın altından kafasını çıkararak tekrar eski defterleri ortaya çıkarmaya zorluyor. Sanki mah
kemede sonuçlanmamış davaların tekrar görülmesi gibi. Bende zihnimde tekrar tekrar muhakeme ediyorum. Gerçi o akşam otobüste yaptığım o zihinsel tartışma , yolun nasıl geçtiğini hissettirmeden evime kadar varmamı sağladı.Ama genede hoş sayılmaz. Bu durum başıma arada bir geliyor olmasına rağmen bu seferkinde yaptığım şeyin farkına daha fazla vardım. Ve ona göre bu durumun daha fazla tekrar bulmaması için çaba göstermeye başladım. Günlük yaşantımızda sıklıkla içimize atıyoruz o an başa çıkamadığımız şeyleri. Dolduruyoruz kendimizi sürekli. İlk çaba olarak bunu yapmaktan vazgeçmeliydim. Sonra kapanmamış olayları zihnimde kurduğum senaryo dahilinde beynimin içerisindeki şahıslarla değil, konuyla ilgili şahısların kendileriyle konuşmalıydım. Bir şeyi yaptığın zamanki duyduğun pişmanlıkla, yapmadığın zaman duyduğun pişmanlığı karşılaştırırsak, ikincisinin daha büyük söyleyebilirim. Bu yüzden olayları içinize atacağınız bir yük olarak taşmaktansa o saniye çözüme ulaştırmalısınız, aklınızdan geçenleri o an söylemelisiniz derim.

Not:Ben deli değilim.

03 Nisan 2006

Tekrar Sobelendim:)

Gamzeli tarafından sobelendiğimi öğrendim.Bu sefer sorular kabus gibi.

1- En beğendiğiniz huyunuz?
-Çok dürüstüm.Bi de espriliyimdir.
2- Hiç beğenmediğiniz huyunuz ?
-Biraz çekingenim.Fazla atak biri değilim.
3- En beğendiğiniz yeriniz ?
-Gözlerim(renginden değil yapısından ötürü.yoksa bildiğin kahverengi) ve saçlarım.
4-Hiç beğenmediğiniz yeriniz ?
-Kendimi olduğum gibi kabul ettim.
5- Çantanızda mutlaka bulunması gerekenler ?
-Çanta taşımam.
6- Çantanızda asla bulunmaz ?
-5. soruya bakınız
7- Arabanızın markası ?
Arabam yok henüz:(
8- Hayalinizdeki araba ?
-Bir kaç tane.McLaren F1, BMW Z8,Ferrari (Herhangi bi model), Peugeot 206 WRC
9- En sevdiğiniz yemek ?
-Birkaç tane aslında ama saymaya gerek yok.
10- Hiç sevmediğiniz yemek ?
-Kereviz.
11- En sevdiğiniz hayvan ?
-At ve köpek (at yarışı oynamıyorum).
12- En korktuğunuz hayvan ?
-Akrep ve örümcek
13- Kullandığınız parfüm ?
Parfüm kullanmam.Deodorant kullanırım.
14- Kullandığınız cilt bakım ürünleri ?
-Bu sorular kadınlar için galiba:)
15-Hergün mutlaka yaparsınız ?
-Hergün mutlaka yüzümü yıkarım.
16- Hergün yapmayı ihmal edersiniz ?
-Birçok şey var.
17- Karanlıktan korkar mısınız?
-Hayır
18- Korkutmayı sever misiniz?
-Gelen tepkilerden ötürü pek yapmıyorum artık.
19- Giyim tarzınız ?
-Genelde spor.kırk yılda bir klasik.
20- Asla giymeyeceğiniz?
-Kapri ve bol pantolon.
21-Cep telefonunuzun markası?
-Nokia
22- Bilgisayarınızın markası ?
-Yok.Toplama bilgisayar benimki.
23- Karşı cinste hoşlandığınız tip ?
Esmer veya Sarışın,kumralda olabilir:)Biraz uzun boylu ve mavi gözlü.(Nerdeee:)
24-Karşı cinste hoşlandığınız özellikler?
-Dürüst ve rahat.Problemleri kafaya fazla takmayan şahıslar.
25- En beğendiğiniz oyuncu ?
-Birkaç tane.Marlon Brando,Johny Depp,Brad Pitt
26- Benzetildiğiniz bir oyuncu ?
-Yok ama bence Antonio Banderas' a benziyorum:)
27 -Film çevirmek istediğiniz bir ünlü ?
-Angelina Jolie
28 - Başka birşey yapmak istediğiniz bir ünlü ?
-Angelina Jolie:)
29- Tuttuğunuz Takım ?
-Galatasaray
30- Hangi dalda bir sporcu olmak isterdiniz ?
-Formula 1
31- En büyük hayaliniz ?
-Formula 1 pilotu veya piyanist olmak.
32- Gerçekleştirdiğiniz bir hayaliniz ?
-Söyleyemem.
33- Asla yapmam dediğiniz bir çılgınlık ?
-Bütün vücudumu dövmelerle kaplatmam mesela.
34-Yapabilirim dediğiniz bir çılgınlık ?
-Ufkum açık.Yazmasam daha doğru olur(Fesat düşünmeyin.Sadece sizin sınırlarınızın dışındaysa garipsersiniz diye).
35-Sobelediklerim
-Yok:)