12 Şubat 2006

Ne zaman?

Hep benim için tartışma konusu, kafa patlatma konusu olmuş zaman kavramı. Ne olduğunu anlayabilmek için kafa patlatmakla geçmiş zaman. Aslında amacım zaman makinesi. Geçmişte yaptığım hataları, pişmanlıkları engelleyebilmek. Eğer öyle bir imkanım olsa zamanda geri döner o an ki kendime , "şu herif sana yamuk yapacak dikkat et, şu işe dikkat et şöyle sorun çıkacak, şu kızın üstüne git yada o kızdan uzak dur sana zarar verecek " demeyi isterdim.

Tabiki sayısal loto sonuçlarını da bir kenara not etmeyi ihmal etmezdim. Paragöz değilim. Sadece 5 tutturmayı planlıyorum. Eğer 6 tutturursam zamanı değiştirmiş olurum. Bu paralel evrenler arasında kesişmeye sebep olabilir ve oluşacak zaman bükülmesi sonucu evren yok olabilir. O yüzden küçük meblağlar kimsenin dikkatini çekmez sanırım. Zaman makinesini yapma nedenlerimi ortaya koydum. Lakin benimki gibi tembel bir şahsiyete zaman makinesi yapmaktansa , yapmış birinden bu makineyi çalmak daha kolay geldi. Zaten şimdi başlasam bu projeye anca bastonlu dede olduğumda bitirebilirim. Cin fikirli arkadaşlar makineyi yaptıktan sonra geriye gidip işlerini görürsün diyebilir. Lakin makineyi hiç yapamama ihtimali de var dimi güzel kardeşim. O yüzden kolay olanı yapmak daha iyi. Evet zaman makinesi yapıldıysa onu çalmayı , çalınamayacak kadar büyükse de onu çaktırmadan kullanmayı planlıyorum. Ama ortada şöyle bir sorun var. Böyle bir makine gerçekten var mı?

Bunu anlayabilmek için zaman hakkında biraz düşündüm. Zaman dediğimiz şey nedir? Saniye , dakika , gün ,yıl mıdır? Nedir ne değildir şeklinde kafa patlattım. Genel anlamda zaman adını verdiğimiz kavram dünyanın hareketlerinin belli parçalara bölünmüş halidir. En küçük birimi saniye olarak düşünürsek insanoğlu saniyelerden oluşan dakika,saat gün ve yıllarla geçmişi ,anı ve geleceği onunla işaretledi. Geçmiş her dakikayı , günü, saati onunla bir kenara kaydetti ve adına geçmiş dedi. Kafasını ileriye doğru çevirince daha ötedeki anları gördü ve yapacaklarını o anlara kaydetmek için kağıdı kalemi aldı. Ona da gelecek dedi. Aslına bakılırsa zaman nedir diye çok sordum kendime. Aslında zaman diye bir şey olmadığını anladım. Kavram olarak bakılırsa anların işaretlenmesinden başka bir şey değil. Varolanın sadece şu an olduğunu anladım. Çünkü sadece şu an varolduğumu fark ettim. Ne "1 sn." öncesi nede "1 sn." sonrası. Tam şu an. Benim bu yazıyı yazdığım , seninde okuduğun şu an. Bu durumda geçmişin ve aslında geleceğinde olamayacağını fark ettim. Geçmiş sadece yaşadığım anların bir toplamıydı. Zihnimi sürekli kayıt yapan bir kamera gibi düşünürsek, bu durumda bu kayıtlara istediğim zaman ulaşabilir ve hatırlayabilirim. Hatta kendi içimde onu an'ı tekrar yaşayabilirim ama o an'a dönemem. Bu durumda geçmişin yaşanacak an'lardan oluştuğunu düşünürsek gelecek yaşanacak anlar demektir. Ve ben yaşanacak bu anları henüz bilmediğime ve yaşamadığıma göre de gelecek de yok demektir. Bu durumda zamanda yolculuk imkansızdır. Eğer bir bilim adamı olsaydım ve aklımda bu makineyi yapma fikri olsaydı, yapıp yapamayacağımı şöyle anlar idim: kafamdan, eğer bu makineyi yaparsam, yaptığım anda hemen şu tarih şu saate dönüp şu masanın üzerine bir çentik atacağım diye düşünürüm. Eğer düşünce aklımdan geçtiği anda o masada bir çentik oluşmazsa demek ki yapamamışımdır. Gerçi ben kendimde denedim çentik mentik de göremedim. Nitekim durumun imkansızlığını gördüm. Düşüncelerim sonucunda bu fikre ulaşmam biraz canımı sıktı. Demek geçmişe dönmek imkansız. Eğer durum böyleyse yapılabilecek tek şey an'a odaklanmak. An'ı yaşamak. Evet bulunduğumuz şu anın tadını çıkarmak. Ne geçmişteki acılarla ,pişmanlıklarla yaşamak ne de gelecek endişesiyle hayatı kendimize zehir etmek. Tam olarak şu an'ı yaşamak.Şu an, şimdi. Carpe Diem daha ne diyem?

Hiç yorum yok: