Bembeyaz örtünün üzerinde deliler gibi kartopu oynardık. Çocuk zihnimizin alamıyacağı bir şeydi kar. Bilindik mahallemizi , sokaklarımızı sıradan halinden çıkarır , masalsı bir görünüm verirdi. Nasıl olduğunu bilmezdik , zaten merak etmezdik sadece tadını çıkarırdık. O sıralar üzümünü ye bağını sorma felsefesiyle yaşamaktaydık. Gerçi sonralar karın bulutların çok soğuk hava kütlesiyle karşılaştığında oluştuğu bilgisi bize verildi. Ama benim için anlamı değişmedi kar ın. Kar , benim için beyazlık , saflıktı. Avucumun içindeki soğuk yakıcılığıyla , neşeli bir acının kaynağıydı. Eldivenin güvenliğinden yoksun ellerimize batan yüzlerce iğne gibiydi. Ama gene de top haline getirdiğim kar öbeğini bırakmazdım. Ta ki bir arkadaşımın suratında patlaması için fırlatana dek:) Şu anki usta nişancılığımı çocukluğumdaki kartopu savaşlarına borçluyum. Suratımda patlayanları ise şu an es geçiyorum. Es geçemeyeceğim bir olay vardır ki hala unutamam. O zamanlar evimizin yakınında bir yokuş var idi. Ve kışları donan bu yokuş bizler için tam bir kış sporları merkeziydi. Yokuştan aşağı doğru kaymanın verdiği adrenalin şu an hala damarlarımdadır. Kızağını kapan o yokuşta yerini alırdı ve yokuşun tadını çıkarırdı. Kızağı olmayan benim gibi yavrucaklar küçük bir leğen bulup , kayma eğlencesini onla yaşardı.herkeste yoktu o kızak.hem leğende çamaşır leğeni değil yanlış anlaşılmasın.ufaklarından. Leğen deyip geçmeyin acayip hız yapıyor meret. Gene bir gün leğenimle kayıyorum. Kızaklı dümbüğün biri gelip tam sırtımdan bana çarptı. Resmen omurgamın yerini değiştirdi şerefsiz. Acıyla o çocuğu dövmeyi bile unutmuşum(o zamanlar haşarıydım.dövdüğüm yada tartakladığım çocukların listesi kabarıktı). 20(yazıyla : yirmi) yıl geçti belki ama hala dün gibi hatırlarım. Ve o çocuğu şu an görsem düşünmeden dalarım.Galiba insanlar büyük acılarını , büyük sevinçlerinden daha iyi hatırlıyorlar.
3 yıl kadar önce idi. İzmirde kar yağmıştı ve çok daha fazla beyazlamıştı İzmir. Eve gittiğimde sokakta mahalle gençliğinin kardan ötürü dışarıda olduğunu gördüm. Birden 17 yıl (20-3=17 ) geriye gittim. Kar görünce çıldıran, yeşil atkısıyla salınan o minik çocuk oluverdim. Yerden aldığım kar'ı hemen top yaparak en yakındaki birine fırlattım. Ve savaş başladı. O yaşlarda öğrendiğim hiç bir şeyi unutmamıştım. Ellerim kendiliğinden herşeyi yapıyordu. Yerden kar ı alış, yuvarlayış, fırlatış ve hedefin tutturulmasından keyif alış:)
O gün orda ben değil 7 yaşındaki Bayram vardı. Sanki en son o yaşta çocuk olmuş gibiydi.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder